Mevlana Hamuş Ne Demek? Mizahın, Bilgeliğin ve Biraz da Sessizliğin Dansı
Bir gün Mevlana “hamuş” dedi, yüzyıllar geçti ama hâlâ bazıları “Bu kelime bir çay markası mı?” diye soruyor. Oysa “hamuş”, sessiz demek. Evet, yanlış duymadınız: sessiz. Ama bu öyle “küstüm, konuşmuyorum” sessizliği değil; daha ziyade “ben artık ruhsal seviyede çay içiyorum” tarzı bir dinginlik.
Şimdi gelelim işin eğlenceli kısmına: Mevlana’nın “hamuş”u ile bizim günlük “sessizliğimiz” arasında, bir WhatsApp grubundaki yazılmamış mesaj kadar fark var!
Mevlana Hamuş Dedi, Biz Yanlış Anladık!
Bir düşünün… Mevlana’nın döneminde biri “hamuş” dediğinde insanlar durup düşünüyordu: “Acaba bu sessizlikte bir hikmet mi var?”
Bugün biri “hamuş ol biraz” dese, cevabı büyük ihtimalle şu olurdu:
“Sen kime diyorsun ya, Wi-Fi mi kesildi?”
Zaman değişti, sessizlik de değişti. Eskiden bilgelikti, şimdi “blue tick” sonrası stratejik bir hareket. Çünkü artık kimse susmaz; sadece sessiz moda alır. Mevlana’nın “hamuş”u derin bir içsel yolculuksa, bizimki genellikle “konuşursam olay çıkar” sessizliği.
Erkekler ‘Hamuuuş’, Kadınlar ‘Anlat Beni’ Tarzında
Erkekler için “hamuş” bir strateji aracıdır.
Bir erkek sessizse, büyük ihtimalle şunlardan biri oluyordur:
1. Ya bir sorunu çözmek için beyin fırtınası yapıyordur,
2. Ya da hangisinin daha az tehlikeli olduğunu tartıyordur: konuşmak mı, susmak mı?
Kadınlar için “hamuş” ise duygusal bir radar gibidir. Sessizlik, bazen düşünmek, bazen sınamak, bazen de karşı tarafın ne kadar panik olacağını ölçmektir.
Bir kadın susarsa, erkek genellikle şöyle düşünür:
> “Tamam, şimdi bir şey oldu ama ne oldu bilmiyorum.”
> Ve işte o an, Mevlana bile mezarında “hamuş ol evladım” derdi!
Hamuş Olmak Bir Sanattır
Sessizlik sadece bir eylem değil, aynı zamanda bir duruştur.
Bazen en etkili cevap, cevap vermemektir.
Ama itiraf edelim, çoğu zaman “hamuş” olmak için değil, “ne diyeceğini bilememekten” susuyoruz.
Bir ilişki tartışmasında “hamuş” olmayı deneyin bakalım…
Kadın: “Söyle bakalım, neden geç geldin?”
Erkek: “Hamuş olayım dedim Mevlana gibi.”
Sonuç: Sadece sessiz kalınmaz, aynı zamanda soğuk bir savaşın kahramanı olunur.
Modern Çağda Mevlana Olsaydı Ne Derdi?
Belki şöyle derdi:
> “Ey insan, ‘hamuş’ ol ama ‘görülmemezlikten gelme’.
> Sessizliğini bilgelikle doldur, notifikasyonla değil.”
Bugünün Mevlana’sı WhatsApp’ta çevrim içi görünüp mesaj atmayan insanlara bakar ve şöyle söylerdi:
> “Bu da bir tür hamuşluktur; dijital olanı.”
Sonuç: Hamuşluk Ruhun Dinlenme Modudur
“Hamuş” kelimesi sadece bir sessizlik hali değil, aynı zamanda içsel bir denge çağrısıdır. Bazen konuşmak gürültüdür, bazen susmak müzik. Ama her durumda mesele, neden sustuğunu bilmektir.
Sessizlik kaçış değil, farkındalık haline dönüşürse işte o zaman Mevlana’nın “hamuş” dediği anlam yerini bulur.
Şimdi sen söyle sevgili okur, senin “hamuş”un nasıl bir sessizlik?
Bir fırtına öncesi durgunluk mu, yoksa huzurun kendisi mi?
Yorumlarda buluşalım; elbette… sessizce değil!