Hatrı Kalırdı Ne Demek?
Hayatın en garip yanlarından biri de bazen bir kelimenin, bir cümlenin, bir davranışın aniden tüm bir anıyı, tüm duyguyu içinde barındırmasıdır. Bugün böyle bir anıya denk geldim ve bana “hatrı kalırdı ne demek?” diye sorduklarında, işte o anıyı, o duyguyu düşünmeden edemedim. Anlattığım her şey, belki de bu cümlede saklıdır. Çünkü bazen insanların hatırladığı tek şey, aslında “hatrı kalmış” bir anıdır.
Bir Tesadüf Mü?
Yılın ilkbaharındaydık. Kayseri’nin soğuk akşamlarında, ne kadar içimi ısıtacak bir kahve aradığımı hatırlıyorum. O gün yine kafamda bir sürü düşünce vardı. Geleceğe dair kaygılar, geçmişe dair kırgınlıklar. Ama bu gece farklıydı. Havanın serinliği, kaybolmuş bir umudu hatırlattı bana.
Dışarıda yağan hafif kar, benim gibi insanları içine alıp, bir şekilde sarar. O akşam da öyle oldu. Bir kafenin önünden geçerken, eski bir arkadaşımı gördüm. Görünüşü, sesi, gülüşü… Tam anlamıyla geçmişin bir parçasıydı. Beni uzun zaman önce terk eden, sessizce hayatımdan çıkan o insandı.
İçeri girdim, siparişimi verdim. O sırada gözlerim eski dostumun gözleriyle buluştu. Birkaç saniyelik bir sessizlik oldu. Sonra o eski gülümsemesini takındı, her şey yeniden başladığı gibi. Gerçekten şaşırmıştım. Hadi diyelim ki, yıllar sonra hiç beklemediğim bir anda karşılaştım; ama bu kadar doğal olmasına, hiçbir şeyin değişmemiş olmasına şaşırdım.
“Bir kahve daha?” dedi. Ama bir şekilde beni tekrar kırmak istemediğini anlayabiliyordum.
Hatrı kalırdı…
Ve o an, o cümleyi duyduğumda tüm kalbim titredi. Bir zamanlar, her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, aramızda olanı anında unutmuş gibiydik. Ama o gülümseme ve “hatrı kalırdı” cümlesi, birden o zaman dilimini yeniden açtı. Bu basit bir kelimeydi ama duygularımı sarstı. “Beni unutmadın mı?” dedim, ama içimden.
Bir Hatıra, Bir Geçmiş
Bir zamanlar, her şey bizim için çok basitti. Kahveler, uzun sohbetler, sessiz kalışlar… Hani o kadar yakın hissederdik ki birbirimizi, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu anları hatırlamak da, acıyı unuttururdu. Ama sonra bir şekilde hayatlar yoluna girmedi ve her şey çözümsüz gibi hissetti. Yani ben öyle hissediyordum. O zamanlar bir şeyleri yanlış yapmış olabilirim, ya da belki de zaman sadece aramıza bir duvar örmüştü.
Ve işte o “hatrı kalırdı” kelimesi, bana geçmişin yükünü taşıtmak gibiydi. Bir zamanlar hepimizin hayatında “hatrı kalmış” insanlar vardı. Onlar, bir şekilde geçmişin belirli anlarında bizimle bir şeyler bırakmışlardı. Ama bazen, sadece bir kelimeyle bile, ne kadar çok şeyin hatırlatılabileceğini unutuyoruz. Bu aslında biraz da acı vericiydi. Bir yanımda, “Hadi gel, yeniden deneyelim” diye bir ses vardı. Ama diğer yanım, “Bunu tekrar yaşamak mı, yoksa bir anı olarak kalmasına izin vermek mi?” diye düşünüyordu.
Bir Anı, Bir İhtimal
O gece kafenin köşesinde, eski dostumla göz göze geldik. Ve orada, sessiz bir anlaşma gibi bir şey vardı. Ne kadar uzun süre geçmiş olursa olsun, bazen bazı insanlarla olan bağlar, geçmişin ağırlığı ve hatıraların soğukluğu bile olsa hiç kaybolmaz. Çünkü hatıra, her zaman iz bırakır. Ve o iz, zamanla geçmişin büyülü bir parçasına dönüşür. Kimi zaman tatlı, kimi zaman acı. Ama bir şekilde hatırlanır.
O günden sonra, “Hatrı kalırdı” sözü hep aklımda kaldı. O eski arkadaşım, yıllar sonra bile, benden beklediği tek şeyin hatırlanmak olduğunu bana anımsatmıştı. Ne zaman birisi bu cümleyi söylese, gözümde canlanan o eski dostum oldu. Zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin, bazen insanları ne kadar unutmaya çalışsak da, onların hatırası bir şekilde kalır.
Sonuç: Hatrı Kalır mı?
Bazen “hatrı kalırdı” demek, sadece bir hatırlatma değil; bir vicdan sorgulaması gibi de olabilir. Bir insanın hatırası, yıllarca unutulmaz. Yıllar geçse de, bir kelimeyle o duygular geri gelebilir. O anılar, belki de insanların birbirine daha fazla değer vermesine sebep olur. Ama bir şeyin farkına varıyorum: Hatrı kalacak kadar değerli biri olabilmek, aslında en zor şeylerden biri. Çünkü zamanla gelen her kırgınlık, her mesafe, “hatrı kalması” gereken şeyin silinmesine yol açabilir.
Hayatımda birinin hatırası kalıyorsa, bu, beni hala unutmamış olmasının bir işareti mi, yoksa geride bırakmak zorunda olduğum bir şey mi? Bunu tam olarak bilemiyorum. Ama her seferinde, “hatrı kalırdı” dediğinde, anlıyorum ki, birini sevmenin en saf hali, onu içinden gelen bir şekilde hatırlamaktır.