Tasavvufta Şarap Ne Demek?
Tasavvuf, günlük hayatın sıradan olaylarının ötesine geçerek insanın ruhsal derinliklerine inmeye çalışan bir düşünce yapısıdır. Fakat tasavvufun dilinde bazı kavramlar vardır ki, ilk bakışta oldukça garip veya hatta çelişkili gelebilir. Bunlardan biri de “şarap”tır. Bildiğiniz gibi şarap, genellikle alkol içeren ve insanları sarhoş eden bir içkidir, ama tasavvufta şarap farklı bir anlam taşır. Peki, tasavvufta şarap ne demek? Hadi bunu biraz daha yakından inceleyelim.
Şarap: Fiziksel ve Manevi Bir Kavram
Tasavvufun dilinde “şarap”, aslında maddi bir içkiden çok daha fazlasıdır. Şarap, burada fiziksel bir içki değil, manevi bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bu, tasavvufun mistik öğretilerinde Allah’a ulaşma yolunda yaşanan manevi bir sarhoşluk anlamına gelir. Şarap, insanın nefsinden arınarak, tüm benliğini aşk ve sevgi ile doldurması sürecinin simgesidir. Yani, tasavvufta şarap bir tür ruhsal arınma, aşkın ve ilahi olanın sarhoşluğudur.
Neyin Sarhoşluğudur?
Tasavvuftaki şarap, aslında insanın Allah’a olan aşkıyla sarhoş olmasını anlatır. Bu, Allah’a duyulan sevgiden ve ondan gelen ilahi ışığın etkisiyle bir tür bilinç dışı, bilinçli bir sarhoşluktur. Bu sarhoşluk, tasavvufun en temel öğretilerinden biri olan “fena” ve “beka” halleriyle ilgilidir. Kısacası, nefsin benlikten arınarak Allah’ın huzurunda kaybolması, tüm dünyadan geçici olarak uzaklaşılmasıdır.
Mevlana ve Şarap
Tasavvuf denilince akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Mevlana’dır. Mevlana, şarap metaforunu oldukça sık kullanmıştır. Ama bu, gerçek bir içki içtiği anlamına gelmez. Mevlana için şarap, ruhsal bir arınma, aşk ve ilahi bir birleşme yoludur. Mevlana’nın ünlü “Benim şarabım aşk, şarabım aşk!” sözleri, tasavvufun ruhsal yönünü oldukça iyi bir şekilde açıklar. Şarap, burada maddi bir içki değil, kalbin ve ruhun saf bir halini ifade eder.
Şarap ve Nefis
Tasavvufun temel hedeflerinden biri, insanın nefsini terbiye ederek, Allah’a yakınlaşmaktır. Nefis, insanın içindeki ego ve bencilliktir. Şarap, nefsin sarhoşluğu anlamına gelmez; aksine, bir insan nefsini terbiye edip Allah’a yöneldiğinde, işte o zaman bir başka tür sarhoşluk yaşar. Bu sarhoşluk, Allah’a duyduğu aşk ve derin sevgi ile meydana gelir.
Mesela, bir insan, sevdiği bir kişiyi düşündüğünde içinde bir sıcaklık, bir mutluluk hissi uyanır. Tasavvufçu, bu hisleri Allah’a duyduğu sevgiyle aynı şekilde deneyimler. O kişi, içindeki o sevgi ve aşk ile sarhoş olur, ama bu sarhoşluk kötü bir etki yaratmaz, aksine insanı daha da olgunlaştırır.
Tasavvuf ve Şarap Metaforunun Günümüzle İlişkisi
Bugün modern dünyada yaşadığımız hayat çoğu zaman hızlı, koşuşturmalı ve yüzeysel olabiliyor. Ancak tasavvuf, bu karmaşadan sıyrılmayı ve ruhsal derinliklere inmeyi önerir. Şarap metaforu da tam burada devreye girer. Gerçek bir şarap içicisi, dünyadan uzaklaşmak, kendisini sarhoş bir şekilde kaybetmek ister. Ama tasavvufta bu kayboluş, nefsin yok oluşu, benliğin aşılmasıdır. Günümüz insanı da, zaman zaman bu şekilde bir manevi sarhoşluk arayışına girer. O yüzden, belki de birçoğumuz tasavvufta anlatılan “şarap”tan daha çok bir arayış içindeyizdir.
Sonuç: Şarap, İçki Değil, Bir Yola Çıkıştır
Tasavvufun şarap metaforunu anlamak, daha derin bir manevi arayışa işaret eder. Şarap, aslında bir içki değil, insanın ruhsal bir arınma yolculuğudur. Allah’a duyulan derin aşk ve sevgi, insanı sarhoş eder ve bu sarhoşluk, insanın benliğinden sıyrılmasına, dünyevi bağlardan kurtulmasına yardımcı olur. Tasavvuf, şarabı, bir tür manevi aydınlanma ve ilahi bir birleşme olarak tanımlar. O yüzden, tasavvuftaki şarapla ilgili ne söylediğimize, ne hissettiğimize dikkat ettiğimizde, aslında biz de bir arayış içinde olduğumuzu fark ederiz.
Tasavvufun şarap anlayışını daha iyi kavrayabilmek için, belki de biraz daha derin düşünmek gerekebilir. Ama en azından bildiğimiz bir şey var: Tasavvufta şarap, sarhoş edici bir içki değil, aşkın ve ilahi ışığın sarhoşluğudur.